Castle of Fire
Bak şimdi… “Castle of Fire” diyince, aklıma ilk gelen şey şu: alevlerin arasında yürüyorum ama üstümde bir çizik bile yok. Hani böyle bir yanıyorsun ama içten içe hoşuna gidiyor ya… Heh, bu oyun da öyle bir şey işte. Slotter sağ olsun, bu oyunu önümüze koymuş da, biz de şımarmışız azıcık.
Şimdi sana anlatayım; ama kahveni al, çünkü anlatacağım şey sıradan değil.
Oyuna giriyorsun, fon müziği bir çalıyor… “Vay be” diyorsun. Bu kadar mı yakışır bir atmosfere tema! Makaralar dönmeye başlıyor. İlk bir iki tur alışma evresi… Ama sonra bir anda yandın bilesin. Bonuslar, wild’lar, scatter’lar… Hepsi peş peşe gelince zaten sen değil, ekran bile tutuşuyor.
Öyle sıradan, basit bir slot değil bu. Castle of Fire, adeta “gel beni yak” diyen bir kazanç tarlası. Özellikle büyük kazançlar geldiğinde, ekranın alev alması yok mu… “Tamam” diyorsun, “ben bu oyunda yaşarım.”
Tamam oyunun kendisi zaten harika da, mevzu Slotter’da oynamak olunca olay başka bir seviyeye çıkıyor. Slotter ne yapmış etmiş, oyunu pamuk gibi akıtmış. Hiç kasma yok, görüntü pırıl pırıl.
Kazanç geldi mi? Tak diye hesabına. Yani burada oynayınca hem keyif alıyorsun hem cebin gülüyor. Slotter’ın sunduğu deneyim, gerçekten anlatılmaz yaşanır cinsten.
Castle of Fire sadece bir slot oyunu değil. İçine bir destan sıkışmış gibi. Oynarken kendini savaş alanında, kalenin ortasında hissediyorsun. Ama bu savaşta düşman para vermemek değil; düşman sıkıcılık. Ve Slotter sayesinde bu düşmanla savaşmıyoruz bile.
Bazen öyle bir an geliyor ki… Kazanıp kazanmamak umurunda olmuyor. Çünkü oyun seni içine çekmiş. “Ben burdayım, yanıyorum ama mutluyum” dedirtiyor adeta.
Bazı oyunlar seni kazandırır. Bazıları seni eğlendirir. Ama Castle of Fire ikisini birden yapıyor. Hem de öyle göstermelik değil, bal gibi, cayır cayır.
Vallahi bak, ilk kez Gates of Olympus’la tanıştığımda dedim ki, “Ulan Zeus amca ne işin…
Bak abicim, Big Bass Bonanza dedin mi benim aklıma direkt o sarı yelekli balıkçı abi…
Şimdi kardeşim... "Sweet Bonanza 1000" diyince, bir durdum. Dedim bu neyin kafası? Bin tane bonanza…
Bak, yalan yok. İlk başta isminden "Bu da neyin tatlısı şimdi?" dedim. Dice, zar demek…
Şimdi dostum, otur şöyle rahatına bak. Sana bir oyun anlatacağım. Ama öyle sıradan, klasik “makarayı…
Bak şimdi… Herkesin hayatında “tatlı mı tuzlu mu?” diye sorduğu anlar vardır ya, işte Fruity…